Nitelikli insan gücü, bilgi, beceri, deneyim ve yetkinlik açısından donanımlı bireylerden oluşan iş gücüdür. Hem günlük operasyonların etkin yürütülmesinde hem de uzun vadeli stratejik hedeflerin gerçekleştirilmesinde kilit rol oynar. Sadece teknik bilgi değil, iletişim becerileri, problem çözme yeteneği, takım çalışmasına yatkınlık, güçlü sosyal ve psikolojik donanım gibi yetkinlikleri de kapsar.

Matlı Şirketler Grubu İnsan ve Kültür Direktörü Şükrü Kurtuluş ile kolektif hedeflere yürürken Keskinoğlu’nun insan kaynakları stratejisini, dijitalleşme sürecinde iş gücü planlamasını, yetenek yönetimi ve motivasyona yönelik yaklaşımlarını konuştuk.

İnsan kaynakları yaklaşımımız ve kültürümüz

“Keskinoğlu olarak misyon ve hedeflerimize ulaşırken, şirketine gönülden bağlı, kurum kültürü ve değer bilinci yüksek nitelikli insan gücümüze öncelik veriyoruz. Dürüstlük, insana ve çevreye saygı, güvenirlilik, tedarikçilerimizin, müşterilerimizin ve çalışanların mutluluğu, mükemmeliyetçilik gibi değerleri ön planda tutuyoruz. Yönetimin her adımında bu değerleri benimseyen çalışanlarımızla yola devam etme yönünde bir insan kaynakları stratejisi yürütüyoruz.

“Tüm faaliyet alanlarımızda işin gerektirdiği nitelikleri, yetkinlikleri, kişisel becerileri ve bireysel performansları ele alarak, objektif, adil ve eşit bir değerlendirme yapıyor, çalışanımıza verdiğimiz değerin önemini gösteriyoruz. Hayata geçirdiğimiz insan kaynakları planlamasıyla sonuç odaklı ve hızlı karar alabilen, her seviyede bunu destekleyen ve yetkinlikleri yüksek nitelikli iş gücümüzü geliştiriyoruz.

“İş sağlığı, güvenliği ve çevre bilincinin ön planda tutulduğu bir çalışma ortamı sağlayarak, bunu sürdürülebilir kılmak için global trendleri yakından takip ediyor ve uyguluyoruz. Kurum içi ve dışı eğitim olanakları ile çalışanlarımızın gelişimine katkıda bulunmak amacıyla, başarıyı ve yüksek performansı teşvik edip, motivasyon odaklı şirket içi geliştirme ve değerlendirme politikamız ile tüm çalışanlarımıza kariyer yolunu açıyoruz.”

Dijitalleşme sürecinde iş gücü planlamasının önemi

“Dijital iş gücü”, bir organizasyonun dijital teknolojileri kullanarak işlerini yürüten çalışanlarının toplamıdır. Günümüzde teknolojinin hızlı gelişimi ve dijital dönüşüm süreçleriyle birlikte, iş dünyasında dijital becerilere sahip çalışanlara olan ihtiyaç da artmıştır.

Dijital iş gücü planlaması, organizasyonun dijital dönüşümüne uygun şekilde yetenekleri yönetmek ve rekabet avantajı sağlamak için kritik öneme sahiptir.

“Her geçen gün gelişen teknolojiyi iş süreçlerimize entegre emek için Keskinoğlu olarak dijital dönüşüm hedeflerimizi ve stratejilerimizi belirleyerek, iş süreçlerinde verimlilik artışı, müşteri deneyiminde iyileştirmeler, yenilikçilik veya rekabet avantajı gibi faktörlere odaklanıyoruz.

“Belirlenen stratejik hedefler doğrultusunda hangi alanlarda hangi tür yeteneklere ihtiyaç duyduğumuzu analiz ediyor, bu analiz sonucunda mevcut yeteneklerin envanterini çıkarıyoruz. Mevcut yetenekler ile hedeflenen yetenekler arasındaki boşluklar tespit edip (gap analizi), bu boşlukları eğitim, terfi, dış kaynak kullanımı veya yeni yeteneklerin işe alınması gibi çeşitli stratejilerle dolduruyoruz. Mevcut çalışanlarımızın dijital becerilerini güçlendirmek için eğitim ve geliştirme programları oluşturuyoruz.

“Bir şirketin dijital dönüşümünün temelinde üç yetkinliğe odaklanmak gerekiyor: Dijital okuryazarlık (bilgi ve veri okuryazarlığı), dijital güvenlik bilinci, dijital Etik. Keskinoğlu olarak biz de yetkinlik kılavuzumuzda bu üç temel dijital yetkinliğe yer veriyoruz ve bu doğrultuda farkındalık eğitimleri düzenliyoruz. Dijital yetkinlik elçilerimiz olan, IT ekibimiz de çalışanlarla birebir iletişim temaslarında hatırlatıcı paylaşımlarda bulunuyorlar.”

BAĞLILIK, KÜLTÜR VE ANLAM ÜZERİNDEN EKİP RUHUNU GÜÇLENDİRMEK

İş gücü süreçlerinde dijital dönüşümle beraber bireysel değerlerin ve ekip ruhunun kritik önemi hiç değişmiyor. Amerikalı araştırma şirketi Gallup’un yaptığı bir çalışmaya göre çalışan bağlılığı yüksek ekipler %23 daha fazla verimlilik sağlıyor. Bu da ekip motivasyonunun yalnızca bir yönetim tercihi değil, aynı zamanda iş dünyasında rekabet avantajı yaratan temel bir unsur olduğunu gözler önüne seriyor. Kendini değerli hisseden ekipler hem değişimlere daha kolay uyum sağlıyor hem de kurumun başarısına uzun vadeli katkılar sunuyor. Bağlılık ve motivasyonu artırmak için takip edilen ortak yöntemleri İçerik Pazarlaması & Marka İletişimi Uzmanı Berfu Öztürk Aydoğan aktardı.

Şeffaflık: Hem bireysel hem kolektif başarıyı besler

“Çalışanların organizasyon içinde yalnızca farklı görevleri üstlenen bireyler değil, hedefe giden yolda önemli bir yapı taşı Berfu Öztürk Aydoğan olduklarını hissetmeleri büyük önem taşır. Birey, yaptığı işin büyük resme nasıl katkı sağladığını bildiğinde işine daha fazla anlam katar ve motivasyonu artar.

“Bu anlayış yalnızca görevleri yerine getirmek için değil, aynı zamanda iş birliğinin önemli bir parçası olduğunu hissetmek için de bir fırsattır. Açık iletişim ise bu sürecin temel taşıdır. Hedeflerin, karşılaşılan zorlukların ve elde edilen başarıların ekip içinde düzenli paylaşımı, ekip üyeleri arasındaki güveni pekiştirir. Böylece herkesin aynı yöne baktığı, ortak bir sinerji oluşur. Şeffaf bir kültür hem bireysel hem kolektif başarıyı besler.”

Kültür: Özgün, yaşayan ve tutarlı

“Ekiplerin sorumluluklarını yerine getirmesi, sadece belirli dönemlerde ölçülen performans hedeflerinden ibaret değildir. İşine özveriyle bağlı ve kendini işe adayan ekip üyeleri, sadece kısa vadeli hedefler için değil, kurumun kimliğini ve geleceğini korumak adına da büyük değer taşır.

“Bununla birlikte, bireylerin kendileri gibi olabildikleri, özgün yönleriyle kabul gördükleri bir ortam yaratmak, ekip içi güveni artırır ve organizasyonun gelişimini destekleyecek bir dönüşüm sürecine zemin hazırlar. Bu başarı, sıradan yöntemlerle değil, sürekli yenilik ve uyumla mümkün hale gelir.

“Kurumlar, farklı ekiplerin dinamiklerini dikkate alarak, bireylerin inisiyatif almasını sağlayan ve yatay iletişimi teşvik eden esnek modeller geliştirdiğinde bu uyumu sağlamlaştırabilir. Geri bildirim odaklı bir yaklaşım da ekiplerin kendini sürekli geliştirmesi açısından önem taşır.”

Takdir ve güven kültürüyle bağ kurmak

“Bireysel başarıların görünür kılınması ve kutlanması, ekip üyelerinin katkılarının fark edildiğini hissetmesi açısından kritik bir rol oynar. Zira insanlar yalnızca sonuca değil, sürece yaptıkları katkının da değerli olduğunu bildiklerinde daha motive hisseder.

“Aynı zamanda, hata yapmanın doğal karşılandığı ve öğrenmenin bir parçası olarak kabul edildiği psikolojik güven ortamı, çalışanların potansiyellerini daha rahat ortaya koymalarına da olanak tanır. Bu tür bir atmosfer, tahmin edileceği üzere, yaratıcılığı teşvik ederken, risk almayı ve yenilik sunmayı da kolaylaştırır. Hata yapmaktan çekinmeyen ekip üyeleri, problemlere daha cesur yaklaşır ve bu da ekip içi verimliliği artırır.

“Kurumlarda fikirlerin özgürce ifade edilebildiği, görüşlerin önemsendiği ve bireylerin desteklendiğini hissettiği bir yapı, sürdürülebilir başarıya ulaşmanın en sağlam yollarından biri. Böyle bir ortam, sadece görevlerin yerine getirilmesini değil, aynı zamanda anlamlı ve ilham verici çözümler üretilmesini de beraberinde getirir.”

Anlam kaybını önlemek ve tükenmişlikle baş etmek

“Tükenmişlik, günümüz çalışma dünyasında yaygın olarak karşılaşılan bir sorun haline geldi. Dünya Sağlık Örgütü tarafından ‘iş yerindeki kronik stresin başarıyla yönetilememesi’ olarak tanımlanan bu durum hem bireyler hem de kurumlar üzerinde olumsuz etkiler yaratıyor.

“Tükenmişlik kavramı, sadece fiziksel yorgunluğu değil, motivasyon kaybı, duygusal uzaklık ve düşük özgüven gibi etkileri de içeriyor. Tükenmişliğin ekip bağlarını zayıflatması, performansı düşürmesi ve çalışan bağlılığını azaltması bu sorunun en yaygın sonuçları arasında.

“Bu nedenle, tükenmişliği önlemek için bireylerin işlerinde anlam bulmalarına olanak tanıyacak bir kültür inşa etmek gerekiyor. Kişiler, yalnızca görev tamamlamaktan öte, bu görevin büyük resimdeki yerini gördüğünde daha fazla tatmin duyar. Gerçekçi hedefler ve duygu durumunu önemseyen bir yönetim anlayışı hem bireysel hem kurumsal refahı artırabilir.”

Öğrenmeye ve gelişmeye teşvik

“Sürekli öğrenme, çalışanların merakını canlı tutan ve gelişimi bir yolculuk olarak görmelerini sağlayan bir kavram. Kurumların, ekiplerinin değişen teknoloji ve iş yapış biçimlerine uyum sağlayabilmesi için sunduğu öğrenme fırsatları sadece teknik eğitimlerle sınırlı kalmamalı, iletişim, liderlik ve problem çözme gibi becerilere de odaklanmalıdır.

“Deneyim paylaşımı, eşli çalışma ve ortak projeler gibi yöntemler bilgi aktarımını hızlandırırken, ekip içindeki bağlılığı da güçlendirir. Bu süreç yalnızca bilgi edinmeyi değil, aynı zamanda ortak hedefler doğrultusunda birlikte üretmeyi de teşvik eder.

“Öğrenme fırsatlarının erişilebilir, ilgi çekici ve bireylerin gelişimine uygun biçimde tasarlanması, bu kültürün sürdürülebilirliğini sağlar. Böylece hem bireylerin potansiyeli ortaya çıkar hem de organizasyonun yenilik kapasitesi artar.”

• Ekipleri motive etmek ve daha güçlü kılmak yalnızca bir yönetsel sorumluluk değil, geleceğe yapılan stratejik bir yatırımdır.
• Bu noktada, şeffaflık, güven, kültürel uyum, anlam yaratma ve öğrenme fırsatları ekiplerin bağlılık ve başarısında belirleyici rol oynar.
• Tüm bu unsurlar bir araya geldiğinde hem bireylerin hem kurumların potansiyelini ortaya çıkaran, uzun vadeli ve sürdürülebilir bir başarı zemini oluşturulmuş olur.
• Farklı ölçek ve sektörlerden pek çok örnekte görüldüğü gibi, bu bakış açısını benimseyen organizasyonlar yalnızca bugünü değil, geleceği de güçlü bir şekilde şekillendirme fırsatı yakalar.